LOCKE LAMORA'NIN YALANLARI
        THE LIES OF LOCKE LAMORA
        2006
        İTHAKİ YAYINLARI / 581 sf.





          "Canlı, orijinal ve çekici. Muhteşem bir        şekilde yazılmış."
                     -George R.R. MARTIN



        Evet, başlangıcı bu alıntıyla yapmamın nedeni, durumun ne kadar ciddi olduğunu belirtmek istememdir. GEORGE R. R. MARTIN millet!!! Bu adam bu kitaba ne kadar bayıldığını açık açık belirtmişse biz de rafta görüp yüzümüzü mü çevireceğiz bu şahesere. Evet, şaheser diyorum çünkü bu kitap bu statüyü hakediyor. Scott Lynch'in ilk romanıymış bu, ve insan gıpta etmeden duramıyor doğrusu. Ne de olsa, ilkinde başyapıt yaratmak her yiğidin harcı değil.

                                        
       O kadar güzeldi ki, hiç bitmesin istedim. En sevdiğim beş kitap arasında yerini çoktan aldı bile. Tüm hikaye boyunca Camorr evim, Camorr'un Belası can yoldaşım, Centilmen Piçler ailem oldu. İşte yazarın beni içine soktuğu durum tam olarak bu. Bütün mekanlar, karakterler, olaylar o kadar güzel ve epik bir şekilde yazılmış ki tüm bunlar neden gerçekten olmasın diye soruyorsunuz kendi kendinize.

      Romanın havası tipik bir 15. veya 16. yüzyıl İtalya'sı. Tercihen Floransa diyebiliriz. Soylular, fakirler, hırsızlar, büyücüler ve gırla şamata. Locke Lamora işte böyle bir yerde çetesiyle hayatta kalmaya ve çalmaya çalışıyor. Çünkü mesleği bu. Çaldığını ne fakirlere veriyor ne de bir şeye harcıyorlar. Locke, küçük yaştayken Camorr'un Hırsızbaşı tarafından Gözsüz Rahip'e satılıyor. Gözsüz dediysek, tabii ki bu da yalan. Locke gibi hırsızlık için yetiştirilen diğer çocuklar Calo ve Galdo Sanza ikizleri. Daha sonradan aralarına Jean'de katılıyor ve Centilmen Piçler oluşuyor. 
      Şehirde bütün çetelerin başı olan bir Capa bulunuyor. Son Capa, Capa Barsavi. Bütün çeteler haftada bir ona vergi vermekle yükümlü. Ama Locke ve çetesi daha büyük bir işin içinde. Onlar herkesten habersiz, Dük Salvara'dan çok yüklü bir miktarda para çalmak için büyük bir plan hazırlıyorlar. Plan da tıkıt tıkır işliyor. Ta ki işin içine Gri Kral çıkana dek.


    Gri Kral'ın asıl işi çeteyle değil ama onlarda ne yazık ki bu işe dahil oluyorlar. Gri Kral Camorr'a Capa Barsavi'den kişisel bir sebepten ötürü intikam almaya geliyor. Bu intikam planı Centilmen Piçler'i malesef paralarından ve canlarından ediyor.                   Tüm bu kayıplara dayanamayan Locke'da kendince bir intikam yemini ediyor ve kendini ifşa etmek uğruna da olsa Gri Kral'a yani Camorr'un yeni Capasına savaş açıyor.













"Ila justicca vei cala."

Adalet kan kırmızıdır.                                               
           
                                                               Fazla spoiler vermemek adına daha fazla yazamayacağım çünkü bu kitabı spoiler vermeden anlatmak mümkün değil. Olağan giden hiçbir şey yok. Her sayfada yeni bir macera, yeni bir şaşkınlık. Hayır bu da olmaz artık dediğiniz ne varsa oluyor. Locke'un dostlarına verdiği önem ve göze aldığı herşey zaten kitabın en can alıcı noktaları. Bu kitabı ilk okumaya başladığımda açık konuşayım 100. sayfalarda bırakmıştım çünkü sıkmıştı ama neyse ki uzun bir aradan sonra bitirme kararı almışım da bu güzellikten mahrum kalmamışım. Türünün en iyilerinden, zengin içeriğiyle sizi bayram ettirecek bu kitabı okumanızı şiddetle tavsiye eder, serinin devam kitaplarının incelemesini yazmayı dört gözle beklerim.                     



       "Boğazında kanayan bir kesik olsa ve bir hekim o kesiği dikmeye çalışsa Lamora iğneyle ipliği çalar ve kahkahalar atarak geberip gider. Çocuk... çok fazla çalıyor."