­
THE LION KING (ASLAN KRAL) FİLM YORUMU - DENIZ IN NEVERLAND

THE LION KING (ASLAN KRAL) FİLM YORUMU

Ağustos 14, 2019


    İlki 1994'de çıkan ve herkesin beğenisini kazanan Disney animasyonu The Lion King'in geçtiğimiz ay live-action versiyonu çıktı ve epey ses getirdi. Bu yeniden uyarlamanın haberleri ilk çıktığı zaman da sevenlerini çok heyecanlandırdı çünkü orijinal filmi sinemada izleyen nesil için epey duygusal bir şey bu. Ayrıca hikaye herkese hitap edebilecek, adeta eski türk filmlerine benzer bir hikaye. Genel olarak biliyoruz değil mi? Orman kralı Mufasa'nın yeni doğan oğlu Simba babasının yerini almaya hazırlanmaya başlıyor, bütün orman halkı saygı duruşunda Simba'yı selamlıyor. Her şey harika bir düzen içinde fakat Mufasa'nın kötü kalpli kardeşi Scar, krallık sırasının yeğenine geçmesiyle, kardeşini ve yeğenini öldürmek için sırtlanları gaza getiriyor ve hain planını başarıyla gerçekleştiriyor. Simba uzaklarda kendine yeni bir hayat kuruyor ama evi ve görevi onu yıllar sonra da olsa çağırıyor. Peki ben bu remake'i beğendim mi?

  Fragmanları ilk izlediğimde dehşete düştüm çünkü böyle bir şey animasyon olamazdı. Her şey inanılmaz gerçekçi hatta ilk başta gerçek hayvan sandım hepsini fakat animasyonmuş. Bu nasıl bir teknoloji inanamıyorum gerçekten. Ayrıca şimdi bu hayvanlar çok gerçekçi, hatta gerçek farz edelim, "Konuştuklarında nasıl durur, yapay olmaz mı?" diye epey endişe ettim, odama kapanıp 45 dakika boyunca bunu düşündüm ama gayet güzel olmuş, fazla bir yapaylık söz konusu değil. Konuşmalarla birlikte, animasyondaki mimikleri ve duygu geçişlerini de nasıl vereceklerini bir 15 dakika düşündüm ama filmde bunlar da tatmin ediciydi. Simba ve Nala için seçtikleri aslanlar çok ama çok tatlıydı harika oynamışlar. Tamam tamam bütün bunlar animasyon, gerçek değil..

  Aslında bu filmi eleştirmek biraz zor, çünkü senaryo zaten 25 yıl önceden belli. Bu yüzden otomatik olarak eski yapımla karşılaştırma yapılıyor yalnızca. Bu yapım tam bir görsel şölen. Sinemaya belgesel izlemeye gitmiş gibi hissettiriyor ancak bazı sahneler, özellikle mağara sahneleri karanlık ve dar çekimdeydi. Bana fazla karanlık gelmesinin nedeni belki de açık havada izlemiş olmam olabilir ama eminim üç boyutlu salonlarda da karanlık görünmüştür.
 Filmde en ama en sevdiğim karakterler, ilk yapımdaki gibi Pumbaa ve Timon oldu. Şimdi burada bir parantez açıp, filmi maalesef Türkçe dublajlı izlemek zorunda kaldığımdan bahsedeceğim. Neden burada açtım parantezi, çünkü beğendiğim seslendirmeler yalnızca Pumbaa ve Timon'ınki oldu. Ha bir de Mufasa. Seslendirme konusunda neredeyiz, ne kadar başarılıyız bilmiyorum ama özellikle müzikal film seslendirmelerinde gelişmemiz gerektiği kesin. En önemli faktörü şarkıları olan böyle bir filmde çok daha fazla özenilmesi gerekirdi. Ben artık her reklamda ve animasyonda Deadpool'un Türkçe dublaj sesini duymaktan usandım. Harun Can'ın seslendirmesi iyi diye neden Simba'yı seslendirdi ve ONA KİM ŞARKI SÖYLETTİ?? Filmdeki seslendirmeler bir yana, şarkıların Türkçe uyarlamaları aşırı vasattı. Keşke hiç Türkçe söylemeselermiş. Bütün şarkıların yanında, özellikle müzik sektörünün kraliçesi, 23 Grammy sahibi, oyuncu, moda tasarımcısı, mükemmel insan Beyonce'nin bu film için çıkardığı The Gift albümünün çıkış parçası Spirit parçasının "Vahşi" adı altında çevrilişi ve Frozen'da Elsa'yı seslendiren ablanın bu şarkıyı söylemesi benim bir dakikalığına ağzımın açık kalmasına sebep oldu. Olumlu anlamda değil ha, olumsuz anlamda. Şarkı çok kötüydü, diğer kötü şarkıları bile sollar. ( Bu arada yine başka seslendirmen kadın olmadığı için olacak Elsa'yı seçmişler.) Müziklerle ilgili düşündüklerim bunlar. Hakuna Matata nispeten kabul edilebilirdi. Onun dışında, sanki çok güzel söylenmişler gibi, şarkıların sözlü kısımları hep müziği bastırdı. Ya baya kötüydü. Bilmiyorum sadece ben mi böyle düşünüyorum. Tek değilim değil mi? Evet sonunda açtığım parantezi kapatabildim, saygılar.
     Orijinal seslendirmeler ise, ilk yapımdan iyi olmasa da yine de iyiydi. Film ormanları, vahşi yaşamı, dolayısıyla Afrika'yı anlattığından seslendirenlerin büyük bir çoğunluğu Afro-Amerikan; halbuki 1994 yapımında hiç de böyle değil. Geçmişte azınlık sıkıntısı yaşayan ve ikinci sınıf insan muamelesi gören siyahiler, zannımca günümüzde hiç de böyle görülmüyorlar ama çok sevdiğim canım Beyonce başta olmak üzere bir çok siyahi birey günümüzde bunun politikasını yapıyor. Afrika'yı yüceltin tamam, harika toprakları orası ama kardeş sen Amerikalı bir multimilyonersin, ırkını acındırmak için biraz geç kalmadın mı sence? Git o zaman kabilelerle yaşa biraz, zaman geçir. Neyse sinirlenmeyeceğim yine. Ama neredeyse bütün önemli karakterler için, hatta karakterlerin küçüklükleri için bile, özellikle siyahi sanatçıları seçmek.... bilemiyorum.

                                         
  Filmin soundtrack albümünü de ekledim bu yorumu buraya kadar okumuş olan siz değerli insanlar için. Şarkıları dinlerken okumak daha iyi oluyor.
 
  Hakuna Matata.

You Might Also Like

0 yorum