Birçok yazar ve gazete tarafından övgüyle bahsedilen bir romanla karşınızdayım bugün. Normal İnsanlar, Sally Rooney’nin geçtiğimiz yıl yayınladığı, bu ay ülkemizde Can Yayınları tarafından raflarda yerini alan, ikinci romanı. 1991 İrlanda doğumlu yazar, romanında büyük bir yer verdiği Trinity College’da edebiyat eğitimi almış. İsmi birçok yerde fırtınalar estiriyor. “Voice Of Her Generation”, yani “Kendi Kuşağının Sesi” olarak adlandırılmasının bir sebebi olsa gerek. Bana göre...
"BENİMKİ GİBİ AİLELERDE, DOĞRUYU SÖYLEMEKTEN DAHA BÜYÜK BİR SUÇ YOKTUR" | TALEBE (EDUCATED) KİTAP YORUMU
Kitap Yorumları Ekim 05, 2019
Yayınlandığı
andan itibaren Çok Satanlar listelerinden inmeyen, eleştirmenlerden tam not
alan, Amerikalı tarihçi Tara Westover’ın ilk kitabı Talebe’yi sizin için
inceledim.
Onun adı Tara Westover. Idaho’da
yaşayan yedi çocuklu Westover ailesinin en küçük çocuğu. Doğum gününü kendisi
de tam olarak bilmiyor, çünkü doğduğunda kimlik belgesi çıkartılmamış ama Eylül
ayında doğduğu tahmin ediliyor. Ailesinin diğer üyeleri gibi evde dünyaya
gelmiş çünkü ailesi hastanelere karşı. Yine diğer kardeşleri gibi evde eğitim
görmüş çünkü ailesi devletin eğitim sistemine de karşı. Araba kazaları, yanma,
yüksekten düşme gibi olaylarda aileden hiçbir üye hiçbir zaman hastaneye
gitmemiş, bunun yerine annenin sahip olduğu çeşitli yağlar ve bitkilerle tedavi
edilmeye çalışılmış. Duyduklarınız onlarca yıl öncesine ait değil, 90’lar ve
2000’lerde gerçekleşen olaylar. Hepsi de toplumun ideolojisinden izole bir
şekilde yaşayan bir ailede meydana geliyor. İşte bu ailenin en genç üyesi olan,
bir sınıfa ilk kez 17 yaşında ayak basan Tara; geçtiğimiz yıl Educated
(Talebe) isimli ilk anı/biyografi kitabını çıkarıyor ve bütün dünya bu
kadının yaşamına şahit oluyor.
Ağustos ayında ülkemizde Domingo
Yayınevi tarafından Talebe ismiyle yayınlanan anı kitabı, Amerika’da
yayınlandığı zaman New York Times, Washington Post, The Guardian, The Boston
Globe gazeteleri tarafından yılın kitabı seçildi ve şimdiye kadar 40 dile
çevrildi. Bill Gates, Barack Obama ve Stephen Fry gibi isimlerin “İlham Verici”
ve “Olağanüstü” olarak tanımladığı bu anı kitabı, Tara Westover’ın ilk kitabı
ama son olacağa benzemiyor.
Idaho’da Mormon ve köktendinci bir
ailenin içine doğan Tara, gençlik çağında bazı sorgulamalara başlayana kadar
babasının bağnazlığı altında büyümüş. Ailece bu inanışın gereklerini yerine
getirdiklerinden, hiçbir zaman devlete güvenmemiş ve hizmetlerinden
yararlanmamışlar. Kıyamet gününe inandıkları için zamanlarının çoğunu o güne
hazırlanarak ve malzeme istifleyerek geçirmişler. Tara ve kardeşleri, okula
gitmek yerine evde okuma-yazma ve temel matematik öğrenip, babalarına
hurdalıkta, ağır işlerde yardım etmişler. Daha doğrusu zorla çalıştırılmışlar.
Ailede bazı çatlamalar olmuş tabi ve bunlar büyük kardeşlerden bazılarının
evden ayrılıp kendi yoluna gitmesiyle sonuçlanmış. Sürpriz bozan
içermemesi için çok fazla detaya girmeden devam edelim.
Tara gençlik çağına geldiğinde
müzikle tanışması ve Mormon Kitabı dışında kitapları da okumaya
başlamasıyla okula gitmeye niyetleniyor ve bunun üzerine babasıyla tartışıyor. Yine
de ailenin her üyesi gibi kendi istediği yola gidiyor. Psikolojik teşhiste
bulunmak üzerime vazife olmadığı gibi kitapta bahsedildiği üzere, babanın sahip
olduğu bipolar bozukluk, onun pasif agresif bir yapıya sahip olmasını mümkün
kılıyor. Daha çok din baskısı ile çocuklarını yönlendirmeye gayret ediyor. Tara
her şeye rağmen, bir üniversite sınavına girmek için şansını denediği vakit,
kendisinin diğerleri gibi normal olmadığını anlıyor. O yaşlardan yetişkinliğine
kadar Tara’nın her zaman diğer insanlarla arasına bir set koyduğuna şahit
oluyoruz. Kendini hiçbir zaman dış dünyaya dahil olmayacakmış gibi hissediyor.
Belgelerle evde lise denkliğinde
eğitim gördüğünü kabul ettiren Tara’nın üniversitede eğitim hayatı başlıyor ama
o sosyal becerilerde olduğu gibi temel dünyevi bilgilerden de yoksun. Örneğin
holokost (soykırım) kelimesinin anlamını bir derste öğreniyor ya da bir sanat
tarihi kitabındaki tablolar için yazılan metinleri okumak yerine sadece
resimlere bakmanın yeterli olacağını düşünüyor. Bütün bunlara ve ailesinin
maddi olarak yardımda bulunmamasına rağmen, eğitim hayatını seven Tara, burs
alabilmek için var gücüyle derslerine yoğunlaşıyor. Çok çalışarak yaşıtlarıyla
arayı kapatmaya başlayan Tara için, Cambridge gibi bir üniversitede eğitim
görme fırsatı bile doğuyor.
![]() |
Photo by Hill & Aubrey - Vogue |
Kitaptan bazı alıntılar:
“O ana kadar o
kız hep oradaydı. Ne kadar değişmiş olursam olayım -eğitimim ne denli parlak,
görünümüm ne denli farklı olursa olsun- ben hâlâ oydum. O kız içerideydi ve babamın
eşiğinden her geçişimde ortaya çıkardı. O gece onu çağırdım ve cevap vermedi.
Beni terk etti. O andan sonra aldığım kararlar, o kızın bana verdireceği
kararlar değildi. Değişmiş bir insanın, yeni bir benin tercihleriydi. Bu
benliğe pek çok isim verebilirsiniz: Dönüşüm, metamorfoz, ihanet, sahtelik. Ben
buna, eğitim diyorum.”
“Birini sevebilir ve yine de ona veda etmeyi
seçebilirsin. Birini her gün özleyebilir ve artık hayatında olmadığı için mutlu
olabilirsin”
“Hayatım bana başkaları tarafından hikâye
edilirdi. Bu anlatıcıların sesleri etkili, zorlayıcı ve mutlaktı. Kendi sesimin
de onlarınki kadar güçlü olabileceği hiç aklıma gelmemişti.”
Efsane bir Mindhunter sezonunun daha sonuna geldik. Gerim gerim geren, sonunda ise "bu dünyanın çivisi çıkmış" dedirten bir sezondu. İlk sezondaki gibi yine tarihte iz bırakmış seri katiller karışımıza çıktı. Her biri sadece görüşmeler sırasında gözüküyor zaten. Beni en heyecanlandıran kişi Charles Manson’dı, o da bir bölümden fazla gözükmedi. Öncelikle Jonathan Groff’un (Holden Ford) dünyalar tatlısı bir insan olmasından başlamak istiyorum. Kardeşimin uzun...
İlki 1994'de çıkan ve herkesin beğenisini kazanan Disney animasyonu The Lion King'in geçtiğimiz ay live-action versiyonu çıktı ve epey ses getirdi. Bu yeniden uyarlamanın haberleri ilk çıktığı zaman da sevenlerini çok heyecanlandırdı çünkü orijinal filmi sinemada izleyen nesil için epey duygusal bir şey bu. Ayrıca hikaye herkese hitap edebilecek, adeta eski türk filmlerine benzer bir hikaye. Genel olarak biliyoruz değil mi?...
Eveet. Son yılların en büyük yapımlarından Big Little Lies'ın bir sezonunun daha sonuna geldik. Yedi bölümün sonunda dizi hakkında ne düşünüyorsun diye sorsalar sanırım "mehh" derim. Çünkü konu olarak kısıtlı, özellikle romandan uyarlanan dizilerin talihsizliğine yakalanmış Big Little Lies'da: 2. Sezon talihsizliği. (Aynı talihsizlik için bkz. 13 Reasons Why) Oyuncuların efsane olması, başrollerin hepsinin kadınlardan oluşması, içinde cinayet ve muhteşem okyanus manzaraları barındırması,...