Birçok yazar ve gazete tarafından
övgüyle bahsedilen bir romanla karşınızdayım bugün. Normal İnsanlar, Sally
Rooney’nin geçtiÄŸimiz yıl yayınladığı, bu ay ülkemizde Can Yayınları tarafından raflarda yerini alan, ikinci romanı. 1991 İrlanda doÄŸumlu yazar, romanında
büyük bir yer verdiÄŸi Trinity College’da edebiyat eÄŸitimi almış. İsmi birçok
yerde fırtınalar estiriyor. “Voice Of Her Generation”, yani “Kendi KuÅŸağının
Sesi” olarak adlandırılmasının bir sebebi olsa gerek. Bana göre bu yakıştırma
ona, insan ilişkileri üzerine derinlikli gözlem ve anlatımlarından dolayı
yapılıyor.
İnsan ilişkilerinin en komplikesi olan
genç yetişkin ilişkileri, romanı oluşturan başlıca konu aslında.
İçe kapanık,
okulda pek sevilmeyen zengin kız Marianne ve annesi Marianne’in evinde temizlik
yaparak para kazanan, okulun sevilen çocuğu Connell; kimsenin kırk yıl düşünse
tahmin edemeyeceÄŸi bir arkadaÅŸlığa baÅŸlıyorlar. Okuldaki ‘iyi’ ve ‘kötü’
şöhretleri dolayısıyla kimsenin bu arkadaşlıktan haberi olmasını istemeyen
ikili, zamanla birbirlerine eÅŸlik etmekten çok hoÅŸlanıyorlar. İçinde “aÅŸk”
bulunmayan, açık bir birliktelik yaşayan Marianne ve Connell hem cinselliği
keşfe çıkıyor hem de kimsede bulamadıkları arkadaşlığı birbirlerinde
buluyorlar. İkilinin birbirlerine bu kadar yakınlaşması ve ruh eşi
diyebileceğimiz yere varmaları, hikâyenin en sevdiğim kısmı oldu.

Kitabın üçüncü kişi ağzından anlatımı
ve diyalogların tırnak işaretleriyle ayrılmaması okumaya başlarken epey can
sıkıcı oldu benim için. Kimin ne dediğini seçmek zordu fakat yazarın böyle
yapmasının bile bir sebebi olduğunu düşünüyorum. Kitabın adı olan Normal İnsanlar
hem çok basit hem de çok ağır bir isim kalıyor bana göre. Beni bu ikilemde
bırakması hoÅŸuma gitti açıkçası. Sally Rooney ‘nin anlatımının bir diÄŸer
sevdiğim yanı ise ilişkilerdeki yakınlığı ve samimiyeti çok iyi anlatıyor olması.
Diyalogları çok güzel bir şekilde yazmış. Sanırım kendisi üniversite hayatı
boyunca epey gözlem yapmış ve deneyim için çeşitli ilişkilerde bulunmuş. Bana
bu izlenimi verdi ama her ne yaptıysa sonucun başarılı olduğu kanısındayım.
Bu bir aşk romanı değil bana kalırsa.
Daha çok dram diyebiliriz. Yazar yer yer siyasete bile değiniyor, özellikle
İrlanda’da iç siyaset ve otoriteyle ilgili düşüncelerine yer veriyor; bu
düşünceleri Connell aracılığıyla bize iletiyor tabii. Politikayı sıkıcı bulan
vurdumduymaz tayfayı ise Trinity College’ın zengin Edebiyat öğrencileri temsil
ediyor romanda. Sally Rooney’nin ÅŸimdilik büründüğü siyaseti ve sınıf
farklılıklarını edebiyatına katan, gençlerin sesi olarak yükselen imajı ne
kadar sürecek bekleyip göreceğiz.